Faiz 7 ayın zirvesinde

Gösterge tahvilin faizi yüzde 8.65'e çıkarak son 7 ayın en yüksek noktasına ulaştı.

Global konjonktür, Merkez Bankası'nın izlediği politika ve enflasyonun düşüş eğilimini sürdürmesinin etkisiyle geçtiğimiz ay yüzde 6.86'ya kadar inen ve tarihi en düşük seviyelerini gören gösterge tahvil faizi bugün yüzde 8.65'e kadar çıktı.

Bu seviye, son 7 ayın en yüksek noktası olurken, gösterge tahvil faizinde 2010 yıl sonu itibariyle yüzde 21.83'lük artış yaşandı. Faiz yüzde 8.41'i gördüğü 4 Şubat Cuma gününe göre ise yüzde 2.86 oranında arttı.

Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç, kısa sürede gerçekleşen bu yükselişe ilişkin yaptığı açıklamada, artışta içerden kaynaklanan önemli bir sorun görmediğini, bu yıl özellikle Mısır'da yaşanan olaylardan sonra gelişmekte olan ekonomilere, özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika kısmında sorunların devam edileceğinin düşünüldüğünü, bunun söz konusu bölgelerden para çıkışına neden olduğunu söyledi.

Para çıkışının devam etmesinin faizler üzerinde baskı oluşturmaya devam edebileceğine dikkati çeken Toğuç, şöyle devam etti:

''Bir yandan da Mısır'daki olaylar petrol fiyatlarını artırıyor. Artan petrol fiyatlarıyla birlikte Türkiye gibi cari açığı olan ülkelerin bu açıklarının daha da artması bekleniyor. Açığı nasıl finanse edecekleri konusu gündeme geliyor. Bu durum, faizler üzerinde baskı oluşturuyor. Buraların orta ve kısa vadede en yüksek seviyeler olduğunu düşünüyorum. Ancak Mısır'daki olaylar diğer gelişmekte olan ülkelere, örneğin Hindistan ve Çin'e de sıçrarsa gıda fiyatlarındaki artış ve işsizlikten dolayı bütün gelişmekte olan ekonomilere sıçrama riski bulunan bir süreçle karşı karşıya oluruz. Diğer ülkelere de sıçrar ve risk algılaması artarsa, daha çok para dışarı çıkarsa, bu durum faizler üzerinde baskı oluşturacaktır. Ancak sadece bugünkü koşullara baktığımız zaman, bu seviyeler en yüksek seviyelerdir diye düşünüyoruz. Dolayısıyla buradan alınıp satılabilir. Buradan daha da yukarıya çıkışı kısa vadede görmüyorum.''

Toğuç, burada Merkez Bankası'nın para politikası üzerinde bir baskı da oluşturmanın amaçlandığının altını çizerek, ''Piyasa tarafından faizleri daha da düşürmesi istenmiyor. Dolayısıyla Merkez Bankası bu toplantısında faizleri düşürmeyecektir. Sıcak paranın hızla çıkmakta olduğu bir süreçte eğer başka finansman kaynağı yoksa Merkez Bankası faizleri daha da düşürmez diye düşünüyorum'' dedi.

'MERKEZ BANKASI'NIN POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ ASIL NEDEN'
İş Yatırım Yurtiçi Piyasalar Müdür Yardımcısı Yasin Demir de Merkez Bankası'nın 2011 ile beraber uyguladığı politika değişikliğinin, faizlerdeki yükseliş trendinin asıl nedenini oluşturduğunu, bu değişikliğin bileşikleri yüzde 7 seviyelerinden yüzde 8 seviyelerine kadar taşıdığını belirtti.

Hazine'nin Ocak-Şubat aylarındaki yüksek itfalarının da bunda etkili olduğuna işaret eden Demir, ''Bu hafta ise Çin Merkez Bankası'nın faiz artırımı piyasayı olumsuz etkilerken, dün açıklanan sanayi üretim datasındaki beklenmedik artış, Merkez Bankası'nın büyümeye yönelik beklentileri dile getirmiş olmasına rağmen Şubat toplantısında faiz indirimi bekleyenleri caydırdı. Politika faizlerindeki artış beklentileri de yavaş yavaş öne gelmeye başladı. Faizlerdeki dünkü yükselişi bu tetiklerken, ABD 10 yıllıklarındaki sert hareket, faiz piyasasında ikinci tur bir satışa neden oldu'' değerlendirmesi yaptı.

Yapı Kredi Yatırım Ekonomisti ve Yatırım Stratejisti Murat Berk ise gösterge faizdeki yükselişte kısmen tüm dünyada görülen (sadece gelişmekte olan ülkeler değil, ABD de dahil) faiz yükselişinin etkili olduğunu, daha önemli oranda da Merkez Bankası'nın piyasalara verdiği sinyalin yanlış yorumlanmaya devam ediliyor olmasından kaynaklandığını düşündüklerini ifade etti.

Merkez Bankası'nın ısrarlı ve net açıklamalarına rağmen piyasadaki kafa karışıklığının hala devam ettiğini belirten Berk, Türk bonolarının, öngörülemeyen bir enflasyon şoku veya dışsal bir şok yaşanmaması durumunda cazip seviyelere geldiğini düşündüklerini vurguladı.


Konular